resim1
resim1

Masalların Yurtdışındaki Etkileri

Yücel Bey’in kalemi ve onun tatlı anlatımıyla Avrupalı çocuklar da bizim ‘Keloğlan’ı, ‘Cırttan’ı, tanımış ve sevmiştir. “Sihirli Limon” adlı kitabı, Alman Eğitim ve Bilim Bakanlığı tarafından “...çocukların kafasında fantastik dünya açan, etkileyici 20 kitap listesi” ne alınarak, Bakan Gabriele Behler tarafından basına tanıtıldı ve çocuklara tavsiye edildi. Almanya’nın en önemli ve en çok okunan gazetelerinden West Deutsche Algemeine Zeitung’un yazarlarından Rolf G. Lange bakın onun için neler yazmış:

‘Yazar, öğretmek için yazmıyor, gösteriyor, etkiliyor, duygulandırıyor, düşündürüyor, okumaya ilgiyi artırıyor... Çocuklardan önce biz Alman büyükleri onu okumalıyız.’

O, masal toplamaya ve kendi ifadesiyle, “Kaşgarlı Mahmud’a özenerek” tam 30 yıl önce başlamış... 30 yıl bir ömür demek. Bir ömür boyu çocukların dünyası ile birlikte büyüklerin de dünyasına girmeğe ve dünyada daha başka tadların, güzelliklerin, renklerin olduğunu göstermeğe çalışmış. İnsan, Çin’den, ta Avrupa içlerine kadar uzanmış halkımızın duygu ve hayal dünyasının zenginliğine hayret ediyor.

Doğal olarak biraz halk biliminden haberi olan bir insan bütün bu çalışmalara sadece ‘masal’ deyip geçebilir mi? Masallar anamızın ak sütü gibi temiz dilimizin kaynağı, duygularımızın ve düşlerimizin hayat bulduğu dimağlarda akan ırmaklar, binlerce yıllık kültür birikiminin hazinesidir.

Astrid Winter, masalların insan ruhunda ve beyninde şifalı etkiler yarattığını yazar ve sağlıklı bir çocuk ruhunun masalsız olamayacağını belirtir. Yücel Feyzioğlu Balkanlar’dan Sibirya’nın uçlarına kadar yeniden ele aldığı, yazdığı, yeni renk ve müzik kattığı Türk masallarına, bu şifadan bol bol katmış. Masalları ayıklamak, onlara yeni bir üslup katmak, onları çocuk ruhunun zarifliğine uygun hale getirmek, engin bir dil sevgisi ve bilgisi ile yoğurmak yoğurmak Feyzioğlu gibi bir ustanın elinden gelirdi ancak.

Bizim yüzyıllarca öksüz kalan, ancak ve ancak ninelerin dillerinde yuvarlana yuvarlana yaşayabilen ama ham, bölük pörçük, yaralı kalan masallarımız ne yazık ki çok geç derlenmiş ve toparlanmıştır. Bu derlemelerde Pertev Naili Boratav gibi ustaların emeklerini yad etmemek haksızlık olur.

Ama bütün Türk yurtları masallarının derlenmesi, yeniden yazılması ve gerçek bir masal diline kavuşması Yücel Feyzioğlu’na nasip olmuştur. Altaylardan Alplere, Uygurlardan Anadolu içlerine kadar hiç bir Türk topluluğunu dışarıda bırakmamıştır. Ayrıca Kürt, Süryani masallarını da toplayıp onlara yeni bir can katmış, yayına hazırlamıştır. Onlara da yüreğindeki sözleri katar. Umutlu, gelişgen ve doğurgan sözleri... Yayınlandığında nasıl bir ortak kültür yarattığımız hayranlıkla görülecek, bu dışlanma nedir diye herkes kendine soracaktır.

Küreselleşme denilen körleşme, esrikleşme, yitip gitme çağında, anadilini, ulusal hafızasını, ruhunun şifrelerini unutmamak için, bu kadar benzetme, uyak, deyim, atasözü ve dilin bütün incelikleriyle zenginleştirilmiş masallardan daha önemli bir yaşam aracı ne olabilir diye düşünüyor insan.

Bütün bunların dışında uçsuz bucaksız Sibirya’daki bir Yakut çocuğu ile İstanbul’un daracık ve kalabalık sokaklarında sıkışmış kalmış bir Türk çocuğu arasındaki söz alışverişi, düş alışverişi, cesaret ve dürüstlük alışverişi kadar güzel ve değerli ne olabilir?

Yücel Feyzioğlu’nun ‘Şaman dede ile Oğul’ isimli masalından bir tadımlık tadın bakalım ne güzeldir, ne hoştur.

‘Çadırı söküp beyaz bir ata yüklemişler. Az gitmişler, uz gitmişler, vara vara yalçın dağlara varmışlar. Her yan orman, derelerde şarıl şarıl akan sular, diz boyu dağ laleleri... Şaman Dede: ‘Bu güzelliği ötüp geçmek olmaz oğul, dur konaklayalım,‘ demiş. Dağların başı bulutlu, hava soğuk. Çadırı indirip otağı kurmuşlar. Hava kararmış. Ocağı yakmışlar. Dağın başı ışık... Işık, her yana yayılmış...’

O ışıklı dağın başı neresi? Masaldaki bir dağ mı? Hayır! Bu dağın başı halkımızın yurdudur. Işıklıdır. Ve konukseverliği, insancıllığı, merhameti, gülüşü ile yer yer ışık yaymaktadır. Peki son bir merak olarak, bu güzelliği, bu yüceliği yaratırken Kaf Dağı’nın ardındaki Sonja'yı buldu mu Yücel Feyzioğlu?

“Bırak bu çocukluk sevdası, güzel bir anı olarak yaşasın!” dedi ve ekledi: “Derlediğim masallara onun sevgisini kattım, belki senin keşfettiğin de bu olsa gerek. Belki Ankaralı kızımızı kendine çeken de bu. Bırak o bir sır olarak kalsın! Bırak merak edenlerin hayallerini canlandırdın, merakları daha da artsın!”


Burada
burada